7 Ağustos 2010 Cumartesi

Gibi'ler.


     Bir yandan nemli havanın nefesini emmesiyle mücadele ederken, öte yandan kendimi ifade edebileceğim bir alan olmamasından yakındım. Kendimi kendime bile ifade etmemi engellerken bu küçük ev, ben kendimi sana nasıl ifade edebileceğimi kestiremedim. Yığılan yaşantılar, tasniflenmemiş eşyalar, üst üste binmiş ilişkiler, seslerin geçirgenliği, çırpınan gözler… Hepsi küçük bir eve sığışmaya üstelik yeni gelenlere de yer açmaya çalışıyorlardı. Olmadı üzerime birikecekler, sonra diğerinin üzerine, sonra ötenin üzerine birikecekler diye endişeliydim.
Önce göz kırptı yorgunluğuma yığıltılar, hoşuma da gitmedi değil. Önce üzerime düşen çok az şey  var gibiydi, hoşuma da gitmedi değil. Hatta önce boşluktu, hoşuma da gitmedi değil. Dakikaların birikmesine ve günlere dönüşmesine tanıklık ederken göremediklerimi görmeye başladım, hoşuma da gitmedi.

     Kaçışları getirdi peşinden hoşlaşmamalar. Farklılıkları yaratan tam olarak neydi? Kendime dönmemi engelleyen bu farklılıklara tahammülüm yok gibiydi. İstediklerime girişmemi sağlayan göremediğim noktalar var gibiydi. Keşfedilememiş benlikler, yitirilmiş düşünceler, görünmeyen duygular, renksiz damarlardan akan renksiz kanlar. Hepsi adeta birleşmiş. Değil soru işaretlerime yanıt bulmam, soru işaretlerini oluşturmam bile bu birleşke içinde mümkün değil gibiydi. Gibiydi, sanki soru işaretleri ünlem işareti kılığında gibiydi. Şaşkınlıklar vardı en fazla ve sorgulamaları getirmeyi engeller gibiydi.

  Hala fışkırmayı bekleyen sorular, düşünceler, duygular, yaratıcılıklar, renkler, kadehler, sevişmeler var gibiydi.

3 yorum:

  1. akıcı olmuş bir solukta okudum.sonra bir solukta okumayla kalmasın diye bir kez daha okudum , bu kez çabuk bitmesin diye daha yavaş , sindire sindire ,cümleleri kelimelere,kelimeleri harflere ayırarak ama yine de bitti.oysa bitmese daha iyi olurdu "gibi".

    YanıtlaSil
  2. şimdi gördüm yorumunu.
    akıcılık hissi uyandırmasına sevindim, gerçekten.

    YanıtlaSil